yukari
Konuyu Oyla:
  • Derecelendirme: 0/5 - 0 oy
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
Oh Jung-hee / 오정희 (Writer)
#1
Oh Jung-hee / 오정희

[[Resim: ohjunghee.jpg]

Hayatı
Oh Jung Hee 9 Kasım 1947’ de Seoul’ de doğdu. 1968’ de yaratıcı yazarlık dalında diplomasını aldığı Sorabol Sanat Akademisi’ nde eğitim aldı. Oh, kolejdeki son yılında her sene gelecek vaat eden yazarlara verilen Chungang Ilbo ödülü ile ödüllendirilerek ilk edebi çıkışını yapmış oldu. Oh’ nun halen lisede okurken bu çalışmasını yazmaya başlaması bunu daha dikkate değer kılar. ‘Oyuncakçı Kadın’ isimli bu hikaye, ebeveynleri tarafından duygusal olarak ilgi gösterilmeyen ve sakat abisi ölen böylece cinsel saplantı ve kleptomani ile birlikte çılgınca bir yol belirleyen liseli bir genç kız hakkında esrarlı bir hikaye idi. Bu, çığır açan bir iş oldu. Oh, yazar olarak olgunlaştıkça, çalışmaları giderek daha az imgeselleşerek kadınlar için adeta bir tuzak gibi olan aile hayatını merkez almaya başladı. 1990 itibariyle çalışmalarını düzensiz aralıklarla yayınladı. ‘Kapının Ardındaki Sabah’ isimli çocuk kitabı da bunlardan biridir.

Çalışma Hayatı
Oh, Kore’ nin kısa öykü alanındaki en prestijli iki ödülü olan Yi Sang Edebiyat Ödülü ve Dongin Edebiyat Ödülü’ nün sahibi oldu ve çalışmaları Güneydoğu Asya, Latin Amerika ve Avrupa’ da olmak üzere pek çok yabancı dile çevrildi.
Oh’ nun İngilizce’ deki çalışmaları çeşitlidir. En fazla basılan işi ise ‘ Rüzgarın Ruhu’ dur. Anlatım Se Jung isimli bir adamın birinci şahıs anlatımı ve karısı Un Su’ nun üçüncü şahıs anlatımı arasında değişmektedir. Hikaye Se Jung’ un karısının ilki evlenmelerinden yalnızca altı ay sonra gerçekleşen kaybolmaları üzerine düşünmesiyle başlıyor. Un Su etrafındakilerden uzaklaştıkça annesi de dahil olmak üzere; onun ailesini terk etmesi olarak gördükleri bu davranışları hakkında daha fazla endişelenmeye ve kuşkulanmaya başlarlar. Un Su’ nun kendisi ise mutsuzdur. Aslında evlatlık bir çocuk olduğundan gezip dolaşma tutkusunun temelini tam olarak açıklayamamakta ancak bunun yeterli bir sebep olmadığının farkında olup dolaşmaktan ve yaşadığı evin geçici bir yer olduğu hissinden yorulmuştur. Un Su aile bağlarının herkesi kucakladığı aldatmacasına devam ederken bir yandan da onu sürükleyen rüzgara karşı koyamamaktadır. Daha da kötüsü, bunu açıklayabilecek hatıralarını toparlayamamaktadır, ‘Beşinci yaş gününden önceki her şey karanlık bir perdenin ardında gizliydi, hiçbiri zihninde yüzeye çıkmamıştı’. Kitapta tutarlı ve net bir şekilde ortaya konulan metafor ise açık bir şekilde hatıralara bağlanan rüzgarın kendisidir. ‘Ne zaman rüzgarı duysa Un Su uzun zaman önce unutulmuş bir hatıranın yüzeye çıktığını hissediyordu. Tek düşündüğü ise ‘ kimliği hakkındaki kaygı verici arzusunun kışkırtıldığı ve rüzgarın en hafif esişinde bile kanatlandığı’ idi. Sonunda Un Su’ nun evliliği yıkılır. Hatıralarına kavuşmuştur ancak mutlu bir son için artık çok geçtir. Un Su halen onu temizleyebilecek bir rüzgarın arayışı içindeydi. Bu çalışma Oh’ nun insan varoluşunun temeli ve gerçeği olan sonsuz boşluğu korku ve sarsılmayla algılayan kadın üzerine kurulu sonraki çalışmaları üzerine bir örnek teşkil eder.
Çin Mahallesi ise kitaba adını veren Çin Mahallesi, Yolcu ve Azad adlı üç öykü içerir. Hikayeler Bruce ve Ju Chan Fulton tarafından çevrildi. Çin Mahallesi Incheon’ da modern zamanda turistlerin durağı ama aynı zamanda yoksul bir mahalle olan ünlü Chinatown’ da geçmektedir. Hikaye savaş sonrası zamanda geçmesine ve savaşın kaçınılmaz yansımalarını içermesine rağmen savaşın etkilerinden çok bir olgunlaşma hikayesidir. Hikayenin merkezinde cinsellik ve ölüm hakkında büyük bir farkındalığa ulaşmış dokuz yaşında bir kız vardır. Öykü ilerledikçe kız Maggie isimli bir fahişenin ilişkisi, ailesi ve nihai ölümüne tanıklık eder. Bu olayların arka planında ise kızın annesinin yedinci gebeliği işlenmektedir. Oh bu hikayeleri bir kolaj içinde harmanlayarak hayat döngüsünü betimlemiştir.
Yolcu, ailesi ve toplum tarafından dışlanmış bir kadın hakkında acıklı bir hikayedir. Bir hırsızı öldürüp akıl hastanesinde iki yıl geçirdikten sonra Hye Ja onu hiçbir şekilde kabul etmeyen dünyaya döner. Ailesi ve arkadaşları tarafından ise sevgilisini öldürmekle suçlanmaktadır. Oh, anlamsızlık ve Hye Ja’ nın dilenciler tarafından bile terslendiği kadar engin yalnızlığını zekice metaforlarla birleştirmiştir. Hikayenin sonunda sarhoş ve sendeleyen bir şekilde Hye Ja’ yı hiç bitmeyeceğini bildiği bir yolda ilerlerken bırakırız.
Azad, kendi hayatlarında benzer trajedileri paylaşan bir anne ve kızı tasvir eder. İki kadın da erken yaşta kocalarını kaybetmiştir ve tarih boyunca dullara karşı düşmanlık besleyen bir kültürde bu onlar için sosyal bir felaket olmuştu. Annenin kızının yaşayacaklarını önceden biliyor olması da paylaştıkları acının boyutunu arttırmıştır.
Bronz Ayna’ da ise 20 yıl önce Nisan 1960’ daki öğrenci devrimi sırasında öldürülen oğullarının anısıyla yaşayan yaşlı bir çift anlatılır.
Kuş, iki kardeşin doksanlı yılların ortalarındaki ekonomik krizdeki hüzünlü hikayesidir. Bunlar, öncesinde annelerini kovmuş kötü niyetli babaları tarafından terk edilen on iki yaşında bir kız ve abisidir. Çocuklar bazı akrabaları tarafından evlat edinilmiş olsalar da sonunda her şeyin daha da kötüye gittiği bir döngüye girerler.

İngilizce Çalışmaları

Çin Mahallesi, Yolcu, Azad
Rüzgarın Ruhu
Bronz Ayna
Kuş
Ateş Nehri
Akşam Oyunu, Veda Sözcükleri

Korece Çalışmaları

Ateş Nehri
Çocukluk Bahçesi
Rüzgarın Ruhu

Çeviri: soojong

English

Life
Oh Jung-hee was born in Seoul on November 9, 1947. She attended the Sorabol Art College from which she received her B. A. in Creative Writing in 1968. Oh made her initial literary impact while in her final year of college as she was awarded the Chungang Ilbo annual award for aspiring writers. This work was even more remarkable as Oh began to write it while she was still in high school. The story was “The Toyshop Woman,” a dark story about a high-school girl, who is emotionally abandoned by her parents and whose disabled brother dies. This sets her on a path of madness which is paved by kleptomania and sexual obsession. This was a groundbreaking work As Oh matured as a writer, her work became increasingly non-imagistic and centered on family life as something like a trap for women. From 1990 on, Hui has published only sporadically, including one work of children’s fiction, Song-I, It' s Morning Outside the Door.

Work
Oh has captured both the Yi Sang Literary Award and the Dongin Literary Award, Korea' s most prestigious prizes for short fiction, and her works have been translated into multiple foreign languages in Southeast Asia, Latin America and Europe
Oh’ s work in English is varied. Her most recently published work is Spirit on the Wind. Spirit on the Wind alternates between the first-person narration of a husband, Se-jung, and the third-person narration of Ŭn-su, his wife. As the story begins, Se-jung ponders the latest in a series of his wife’ s disappearances, the first of which occurred a mere six months after their marriage. As Ŭn-su continues to wander off all of those around her, including her mother, become increasingly incredulous and troubled by Ŭn-su’s behavior, which they see as an abandonment of her family. Ŭn-su herself is unhappy. She vaguely identifies the root of her wanderlust in the fact that she was an adopted child, but this never quite seems reason enough and she is, “tired of wandering, tired of feeling that the home in which she was living was temporary”. Ŭn-su’s continued betrayal of the family bond strains everyone, yet she is unable to control the winds that drive her. Worse, she cannot seem to summon up the memories that might explain it, “Everything before that [her 5th birthday] seemed hidden behind a dark curtain: none of it had surfaced in her mind” . The consistent and obvious metaphor in Spirit on the Wind is the wind itself, which is explicitly tied to memory: “ Whenever she heard the wind, Ŭn-su would nod as if some long forgotten memory has just then surfaced“ ; and she is left with only, “her anxious quest for identity to be stirred up and given wing by the slightest breath of wind” . Ŭn-su’s marriage collapses. Ŭn-su is finally reunited with her memories, but by the time that comes, it is too late for a happy ending. Ŭn-su remains in search of that wind that can blow her clean. This work is an example of Oh’s later work in which women “perceive, with fear and trembling, the abyss of emptiness that is the origin of and the truth of human existence.”
Chinatown by Oh Jung Hee contains three stories, the eponymous Chinatown, Wayfarer, and The Release. These stories have been translated by Bruce and Ju-Chan Fulton. Chinatown takes place, in Incheon’ s famous Chinatown, a tourist destination in the modern era, but a slum at the time. Though the story is placed in the post- war era, and though it featurse unavoidable fallout from the war, it is much more a coming of age tale than a tale about effects of the war.
The heart of the story is of a nine year old girl who comes to a greater awareness of sex and death. As the narrative moves forward, the girl observes the relationship, family, and eventual death of a prostitute named Maggie, as well as the sad death of her own grandmother. As backdrop to these events, Oh gives us the seventh pregnancy of the girl’s mother. Oh blends these stories into a collage representing the circle of life, and then drops a final graceful note in a one sentence paragraph with which the narrator concludes her story: “ My first menstrual flow had begun.”
Wayfarer is the sad story of a woman who has been abandoned (in a cruel replay of childhood trauma) by her family and society. After killing a burglar, and spending two years in a mental hospital, Hye-Ja returns to a world that wants no part of her. Family and friends have reframed the killing of the burglar as the murder of a man who may or may not have been somehow related to Hye-Ja. In other words, Hye-Ja is suspected of having killed her lover. Oh cleverly weaves metaphors of blankness, coats of snow, and inaccessibility to paint a picture of Hye-Ja’s isolation, an isolation so profound that Hye-Ja is spurned even by beggars. At the end, drunk and staggering, Hye-Ja walks down a road that she knows will never end. The Release portrays a mother and daughter united by a shared but separate tragedy. Both women have lost their husbands at an early age, and in a culture that is historically inimical to widows, this is a social kiss of death. The pain they share is exacerbated by the mother’s intimate knowledge of what her daughter must undergo.
In The Bronze Mirror an elderly couple live with memory of their son, killed twenty years earlier in the April 1960 student revolution.
The Bird is a thoroughly depressing story of two siblings in the economic slump of the mid 1990s. A 12 year old girl and her brother are abandoned by their abusive father (who has already driven away the mother). The children are semi-adopted by an eclectic set of neighbors but soon enter an apparent downward spiral.

Works in English
Chinatown, Wayfarer, The Release
Spirit on the Wind
Bronze Mirror
The Bird
River of Fire
Evening Game, Words of Farewell

Works in Korean
Fire River (불의 강)
Childhood Garden (유년의 뚤)
Spirit of the Wind (바람의 넋)

Kaynak / Source
Cevapla
#2
[Resim: ohjunghee1.jpg]

[Resim: 4178t9byfclsl500aa300.jpg]

[Resim: 414ealb3wvlsl500aa300.jpg]

[Resim: 111829615.jpg]
Cevapla
#3
[Resim: 801fba991059708636c676a.jpg]
Cevapla
#4
Oyuncakçı Kadın ve Rüzgarın Ruhu kitaplarını merak ettim. Konuları gerçekten çarpıcı. The Bird'ün kapak resmi çok hoşuma gitti.
Tanıtım için çok teşekkürlerSmile
[Resim: avatar_3117.gif?w=600]
HOŞGELDİN MELEK

Cevapla
#5
Paylaşım için teşekkürler Smile
Cevapla
#6
Ellerinize sağlık, harika bir konu olmuş. Smile
Kim Woo Bin♥
T.O.P♥
종현아 1990∞
Cevapla
#7
Tanıtım için teşekkürler. ^^
Cevapla
#8
Daha çok öykü tarzı yazıyor sanırım.
Teşekkürler. Smile
Cevapla
#9
Ödüllerle dolu bir yazım hayatı var. Detaylı tanıtım için teşekkürler Cansu. ^^
Cevapla
#10
Zahmetli olmuş, ellerinize sağlık.. :-)
Korea- Fans
Cevapla




Konuyu Okuyanlar: 2 Ziyaretçi