Korean Confucianism
![[Resim: A6OgmX.jpg]](http://i.hizliresim.com/A6OgmX.jpg)
Doğu Asya aracılığıyla yayılan ve eski bir Çin düşünme yolu olan Konfüçyüsçülük, çoğu zaman bir din olarak tanımlanmaktadır. Belki de Konfüçyüsçülüğün daha kesin bir tanımı, kişisel davranışların ayrıntılı bir kodu olmasıdır. Bunu benimseyen ülkelerde Konfüçyüsçülük, pratik bir politik ve sosyal bir öğretidir.
Batı ülkelerinde Konfüçyüs olarak bilinen Kung Fu-Tzu, İ.Ö. 500 yıllarında Çin’de yaşamıştır. Kung Fu-Tzu, Çin’in savaş yüzünden alt üst olduğu zaman dönem boyunca öğrencilerine sistem sunan bir öğretmen olmuştur. Konfüçyüs’ün en önemli öğretilerinden biri, insan topluluğu da dahil olmak üzere evrendeki her şeyde uygun bir düzenin olmasıdır. Konfüçyüs, eğer her insan toplumdaki uygun yerini bilir ve yerinin sorumluluklarını onaylarsa, bu sosyal düzenin barış ve uyum ile elde edileceğini düşünmüştür. Bu düşünce Konfüçyüsçülük’te şu şekilde özetlenmiştir: “Hükümdar, hükümdar olsun; vatandaş, vatandaş olsun; baba, baba olsun ve evlat, evlat olsun.” Beş temel ilişkinin tanımı sayesinde Konfüçyüsçülük, aile ve toplum düzeni için basit bir rehber sağlamıştır. Bu beş insan ilişkisini yöneten beş ahlaki disiplin şunlardı:
1. Adalet ve doğruluk, hükümran ile hedef arasındaki ilişkilere dikkat etmelidir.
2. Baba ile oğul arasında dostane bir ilişki olmalıdır.
3. Karı ile koca arasında işlevler ayrılmalıdır.
4. Genç, yaşlıya öncelik vermelidir.
5. İnanç ve güven, arkadaşlar arasındaki ilişkiye egemen olmalıdır.
Bütün ailevi ilişkilerde ebeveynlere ve büyük ebeveynlere saygı, yüce bir değere sahiptir. Yaşlılar, üstleri tarafından kabul edilmektedir; bunun gibi toplam itaat, ailenin geri kalanı tarafından verilmektedir. En azından teorik olarak tartışma, yüksek sesle konuşma, sigara ve içki içmek, onların huzurunda yasaklanmıştır. Buna karşılık yaşlıların, genç nesle şefkat ile muamele etmeleri beklenmektedir. Sıkı ancak zalim olmayan kurallara izin vermektedirler. Koca, aile içinde yüce olsa da, buna karşılık o, ulusal liderin ya da işverenin hizmetindedir. Tüm halkın, hükümdara itaat etme ve onu onurlandırma sorumluluğuna sahiptir; ancak, bu çalışma iki yolla çalışmayı gerektirmektedir. Hükümdar da halka karşı sorumluluklara sahiptir. Hükümdarın, onları korumak, refahlarını sağlamak ve her şeyden önce kendi eylemleri ile onlar için iyi örnekler oluşturması gerekmektedir.
Konfüçyüs, eğer hükümdar dürüst olsaydı halkının, onun dürüst davranışlarını takip edebileceğini düşünmüştür. Ancak hükümdar, rüşvet yediren biri olsaydı hedefinden nasıl farklı şeyler bekleyebilirdi? Hükümdarın Tanrı’nın yasalarını takip etme sorumluluğuna da sahipti. Eğer hükümdar, sorumluluklarını yerine getirmede başarısız olsaydı, doğal ve ekonomik kaos meydana gelirdi ve halk, hükümdarı devirmek zorunda kalabilirlerdi. Konfüçyüs, herkesin bu beş temel sorumluluğu ve ilişkiyi onayladığı takdirde sosyal ve siyasal düzenin hakim olabileceğini öğretmiştir. Daha fazla uyum ve birlik sağlamak için Konfüçyüsçülük, çeşitli kavramların sosyal ortamlarda her şeyden daha değerli olduğunu vurgulamıştır. Bunlar: hayırseverlik, doğruluk, dürüstlük (veya edep), bilgelik ve samimiyettir. Konfüçyüs, yaşın bilgelik getirdiğini öğretmiştir. Konfüçyüs, insanların çağdaş problemlerini çözmek için örnek olarak daima atalarının yollarına ve geçmişlerine bakmaları gerektiğini söylemiştir. İnsanlar, önceki nesillerin birikmiş tecrübelerini öğrenmelidir. Konfüçyüs, “Eskiyi inceleyerek yeniyi öğrenebiliriz.” Anlayışını öğretmiştir.
Yüzyıllardır Kore’de Konfüçyüsçülük, Konfüçyüs’ün yazılarında da ilk olarak ifade ettiği gibi eğitim, tören ve kamu yönetim sistemi anlamına gelmektedir. Sosyal uyum ve ahlakın Konfüçyüsçü kavramları, eski Doğu Asya’nın entelektüel hayatına sinmiş ve bildiğiniz gibi Kore kültürünün oluşmasında çok önemli bir rol oynamıştır. Kore’de Konfüçyüsçülük çok büyük bir hevesle kabul edilmiş ve Koreliler’de tüm öğretileri gözlemledikleri için Çinliler tarafından Korea, “Doğu edebinin ülkesi” olarak adlandırılmıştır.
Konfüçyüs öğretileri, zamanla hükümet ve yönetim için daha az takip edilir hale gelmiştir. Koreliler’in sistemden türeyen alışkanlıklarından vazgeçtiklerini söyleyebiliriz. Özellikle akrabalık ilişkileri, ideoloji, ritüel ve ilişkili davranış, Kore kültüründeki önemli belki de baskın temaları temsil etmiştir. Ahlak ve insan ilişkilerinin köklü düşünceleri, anne babaya olan görevin Konfüsyüsçü kavramı ile ilişkilendirilmiştir. Akrabalık bağları ve sorumluluklar, diğer istemler ve taahhütlerin ötesinde önceliğe alınmıştır. Modernleşme sürecinin bir parçası olarak özellikle hızlı büyüyen kentsel alanlarda akrabalık sisteminde köklü değişiklikler meydana gelmektedir. Aile kaygılarının egemenliği, önemli ölçüde erozyona uğramıştır. Bunun dışında aile içindeki uyum ve dayanışma idealleri, etkisini korumaktadır ve bireyin duygusal bağlılığı hala çok büyüktür.
Günümüzde Koreliler’de Konfüçyüsçülüğün etkilerini görmek kolaydır. Yaşlı insanlar, hala çok fazla saygı görmektedir; hatta yaştaki küçük farklılıklar bile kabul edilmektedir. Arkadaşlar ya da iş arkadaşları arasında en küçük olanın bira koyması, yiyecek servisi yapması beklenirken en büyük olanın restoranda ya da barda ödeme yapması beklenmektedir. Hala günümüzde pek çok Koreli, babalarına karşı gelmekten daha büyük bir günahın olacağını hayal edemezler.
Kaynak
![[Resim: A6OgmX.jpg]](http://i.hizliresim.com/A6OgmX.jpg)
Doğu Asya aracılığıyla yayılan ve eski bir Çin düşünme yolu olan Konfüçyüsçülük, çoğu zaman bir din olarak tanımlanmaktadır. Belki de Konfüçyüsçülüğün daha kesin bir tanımı, kişisel davranışların ayrıntılı bir kodu olmasıdır. Bunu benimseyen ülkelerde Konfüçyüsçülük, pratik bir politik ve sosyal bir öğretidir.
Batı ülkelerinde Konfüçyüs olarak bilinen Kung Fu-Tzu, İ.Ö. 500 yıllarında Çin’de yaşamıştır. Kung Fu-Tzu, Çin’in savaş yüzünden alt üst olduğu zaman dönem boyunca öğrencilerine sistem sunan bir öğretmen olmuştur. Konfüçyüs’ün en önemli öğretilerinden biri, insan topluluğu da dahil olmak üzere evrendeki her şeyde uygun bir düzenin olmasıdır. Konfüçyüs, eğer her insan toplumdaki uygun yerini bilir ve yerinin sorumluluklarını onaylarsa, bu sosyal düzenin barış ve uyum ile elde edileceğini düşünmüştür. Bu düşünce Konfüçyüsçülük’te şu şekilde özetlenmiştir: “Hükümdar, hükümdar olsun; vatandaş, vatandaş olsun; baba, baba olsun ve evlat, evlat olsun.” Beş temel ilişkinin tanımı sayesinde Konfüçyüsçülük, aile ve toplum düzeni için basit bir rehber sağlamıştır. Bu beş insan ilişkisini yöneten beş ahlaki disiplin şunlardı:
1. Adalet ve doğruluk, hükümran ile hedef arasındaki ilişkilere dikkat etmelidir.
2. Baba ile oğul arasında dostane bir ilişki olmalıdır.
3. Karı ile koca arasında işlevler ayrılmalıdır.
4. Genç, yaşlıya öncelik vermelidir.
5. İnanç ve güven, arkadaşlar arasındaki ilişkiye egemen olmalıdır.
Bütün ailevi ilişkilerde ebeveynlere ve büyük ebeveynlere saygı, yüce bir değere sahiptir. Yaşlılar, üstleri tarafından kabul edilmektedir; bunun gibi toplam itaat, ailenin geri kalanı tarafından verilmektedir. En azından teorik olarak tartışma, yüksek sesle konuşma, sigara ve içki içmek, onların huzurunda yasaklanmıştır. Buna karşılık yaşlıların, genç nesle şefkat ile muamele etmeleri beklenmektedir. Sıkı ancak zalim olmayan kurallara izin vermektedirler. Koca, aile içinde yüce olsa da, buna karşılık o, ulusal liderin ya da işverenin hizmetindedir. Tüm halkın, hükümdara itaat etme ve onu onurlandırma sorumluluğuna sahiptir; ancak, bu çalışma iki yolla çalışmayı gerektirmektedir. Hükümdar da halka karşı sorumluluklara sahiptir. Hükümdarın, onları korumak, refahlarını sağlamak ve her şeyden önce kendi eylemleri ile onlar için iyi örnekler oluşturması gerekmektedir.
Konfüçyüs, eğer hükümdar dürüst olsaydı halkının, onun dürüst davranışlarını takip edebileceğini düşünmüştür. Ancak hükümdar, rüşvet yediren biri olsaydı hedefinden nasıl farklı şeyler bekleyebilirdi? Hükümdarın Tanrı’nın yasalarını takip etme sorumluluğuna da sahipti. Eğer hükümdar, sorumluluklarını yerine getirmede başarısız olsaydı, doğal ve ekonomik kaos meydana gelirdi ve halk, hükümdarı devirmek zorunda kalabilirlerdi. Konfüçyüs, herkesin bu beş temel sorumluluğu ve ilişkiyi onayladığı takdirde sosyal ve siyasal düzenin hakim olabileceğini öğretmiştir. Daha fazla uyum ve birlik sağlamak için Konfüçyüsçülük, çeşitli kavramların sosyal ortamlarda her şeyden daha değerli olduğunu vurgulamıştır. Bunlar: hayırseverlik, doğruluk, dürüstlük (veya edep), bilgelik ve samimiyettir. Konfüçyüs, yaşın bilgelik getirdiğini öğretmiştir. Konfüçyüs, insanların çağdaş problemlerini çözmek için örnek olarak daima atalarının yollarına ve geçmişlerine bakmaları gerektiğini söylemiştir. İnsanlar, önceki nesillerin birikmiş tecrübelerini öğrenmelidir. Konfüçyüs, “Eskiyi inceleyerek yeniyi öğrenebiliriz.” Anlayışını öğretmiştir.
Yüzyıllardır Kore’de Konfüçyüsçülük, Konfüçyüs’ün yazılarında da ilk olarak ifade ettiği gibi eğitim, tören ve kamu yönetim sistemi anlamına gelmektedir. Sosyal uyum ve ahlakın Konfüçyüsçü kavramları, eski Doğu Asya’nın entelektüel hayatına sinmiş ve bildiğiniz gibi Kore kültürünün oluşmasında çok önemli bir rol oynamıştır. Kore’de Konfüçyüsçülük çok büyük bir hevesle kabul edilmiş ve Koreliler’de tüm öğretileri gözlemledikleri için Çinliler tarafından Korea, “Doğu edebinin ülkesi” olarak adlandırılmıştır.
Konfüçyüs öğretileri, zamanla hükümet ve yönetim için daha az takip edilir hale gelmiştir. Koreliler’in sistemden türeyen alışkanlıklarından vazgeçtiklerini söyleyebiliriz. Özellikle akrabalık ilişkileri, ideoloji, ritüel ve ilişkili davranış, Kore kültüründeki önemli belki de baskın temaları temsil etmiştir. Ahlak ve insan ilişkilerinin köklü düşünceleri, anne babaya olan görevin Konfüsyüsçü kavramı ile ilişkilendirilmiştir. Akrabalık bağları ve sorumluluklar, diğer istemler ve taahhütlerin ötesinde önceliğe alınmıştır. Modernleşme sürecinin bir parçası olarak özellikle hızlı büyüyen kentsel alanlarda akrabalık sisteminde köklü değişiklikler meydana gelmektedir. Aile kaygılarının egemenliği, önemli ölçüde erozyona uğramıştır. Bunun dışında aile içindeki uyum ve dayanışma idealleri, etkisini korumaktadır ve bireyin duygusal bağlılığı hala çok büyüktür.
Günümüzde Koreliler’de Konfüçyüsçülüğün etkilerini görmek kolaydır. Yaşlı insanlar, hala çok fazla saygı görmektedir; hatta yaştaki küçük farklılıklar bile kabul edilmektedir. Arkadaşlar ya da iş arkadaşları arasında en küçük olanın bira koyması, yiyecek servisi yapması beklenirken en büyük olanın restoranda ya da barda ödeme yapması beklenmektedir. Hala günümüzde pek çok Koreli, babalarına karşı gelmekten daha büyük bir günahın olacağını hayal edemezler.
Kaynak