yukari
Konuyu Oyla:
  • Derecelendirme: 0/5 - 0 oy
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
Kore Tarihi
#21
tesekkürler çok güzel bir paylasimSmile
#22
gerçekten harika bir tarih tanitimi olmus.tesekkürlerSmile
●gσσηg ● αηgєℓℓ ●

●υ кιѕѕ ● ѕнιηєє ● ѕυנυ● вιgвαηg ● ѕѕ501 ●
#23
Smile Kore tarihini merak ediyordum bu bilgiler beni hayli aydinlatti paylasim için tesekkürler....
#24
Paylasiminiz için tesekkürler...
O güzel yüreğinize selam olsun.İyi ki varsınız.
#25
hepsi süper paylasimlar hepinize tesekkür ederim arkadaslar
#26
paylasim için tesekkür


www
#27
Gerçekten Çin Ve Kore en eski medeniyettir sizde gördünüz tarihi ne zamanlara kadar uzaniyor! Avrupallilar Sonradan Gelmeler
#28
Faydali bilgiler için tesekkürler Hilmi abi Smile
#29
Konu için tesekkür ederiz Smile
#30
(20-05-2009, Saat: 20:39)Mikan_Natsume yazdı: Türkiye’nin Reaksiyonu ve Nedenleri:

Türkiye’nin Kore Harbine karsi gösterdigi ilgiyi iyi anlayabilmek için, II Dünya Harbi sonrasina kisaca göz atmak yararli olacaktir. Savasin devami sirasinda Türkiye; önce Trakya Hududuna kadar gelen tarihsel dostu Almanya’nin istila tehdidi ile karsilasmis ve tarafsizlik durumunu bozmasi istenmisti. Savasin daha sonraki yillarinda bu sefer Almanya’ya karsi savasa girmesi için Müttefik Ülkelerce zorlanmisti. Her iki tarafin baskisina politik gerçekler isiginda azami direnci gösteren zamanin Cumhurbaskani Ismet Inönü ve arkadaslari, ülkelerini harp felaketinin disinda tutmayi basarabildiler.

Aralarinda 1925 yilinda imzalanmis bir “Tarafsizlik ve saldirmazlik” Pakti olmasina ragmen Türk Yöneticiler Sovyetler Birliginin faaliyetlerini yakindan ve dikkatle izliyorlardi. Sovyetlerin toprak isgali konusundaki arzulari, bu konuda yasak tanimayisi ve isgal ettikleri topraklarda kendilerine bagli Komünist rejimler kurma konusundaki gayretleri gözden kaçmiyordu. Sovyetlerin Bogazlar konusundaki Tarihi istekleri de henüz degismemis görünüyordu. Nitekim Sovyetler ilk adimlarini bu konuda atarak Türk Yöneticileri yaniltmadilar.

Sovyetler Yalta Konferansinin hemen ardindan 19 Mart 1945’de, 1925 yilinda imzalanan Tarafsizlik ve Saldirmazlik Antlasmasini feshettiklerini bildirdiler. Türkiye’ye verilen Notada “Özellikle 1nci Dünya Savasi sirasinda ortaya çikan esasli degismeler nedeni ile bu antlasma artik yeni sartlara uymamakta ve ciddi degisikliklere ihtiyaç göstermektedir” deniliyordu. Unutmamak gerekir ki tek tarafli feshedilen antlasma bir “ittifak” veya “isbirligi” antlasmasi degil, “karsilikli saldirmazlik” antlasmasi idi ve Sovyetler gelecek amaçlari için kendilerini uluslar arasi yasal bir sorumluluktan siyirmak istiyorlardi.

1945 yili 7 Haziran günü Sovyetler Türkiye’ye bir Nota vererek korkulan hamleyi baslattilar. Sovyetler: Türkiye ile yapilacak yeni antlasmanin ön sarti olarak Dogu Anadolu’da Kars-Ardahan bölgesinin Rusya’ya terki ile Bogazlarda Sovyetlere üs verilmesini istediler. Türkiye birden kendisini savas sonunda Dünyanin en güçlü ülkelerinden biri haline gelmis tarihi düsmani ile yapayalniz ve karsi karsiya buldu. Yine de bir savasi göze alarak, Sovyetlerin bu talebini reddetti.

Muzaffer Batili ülkelere gelince: onlar da gerçekte Türkiye’nin olup da Balkan ve I Dünya Savasi sirasinda Italyan isgaline terk edilen Rodos ve 12 Adayi bütün olarak Yunanistan’a vermek istiyorlar ve bu konuda sesini çikartmamasi için Türkiye’yi baski altinda tutuyorlardi. Bu konuda pek çok sey yazilip söylenmistir ama biz genel bir görüs beyan etmeden geçmek istemiyoruz. Kanaatimizce Sovyetlerin Notasi ve baskisi Türkiye’nin 12 ada konusundaki olasi tesebbüslerini durdurmustur. Eger Kuzey ve Dogudan Rus baskisi olmasaydi Türkiye kiyilarinin hemen dibindeki adalari bu kadar sessiz kaptirmazdi. Avrupali ülkeler günümüz Kibris meselesinde oldugu gibi, tamamen tek tarafli olarak Yunanistan’a destek verdiler, Türkiye’ye karsi haksiz ve insafsiz davrandilar, hatta Anadolu’ya 5–6 Mil mesafedeki Meis Adasi bile, yüzlerce mil uzaktaki Yunanistan’a teslim edildi.

Yeni Süper Güç Sovyetler Birligi karsisinda Varligini koruyabilmek için Türkiye’nin Batida güçlü dostlar bulmasi, bir hayati ihtiyaç olarak ortaya çikmisti. Tüm Dünya politikasina hâkim olan yeni Süper Güç ABD: Komünistlerin yayilmaci politikasinin durdurulmasi gerektigine inanmis görünüyordu ve Türkiye’ye yardima hazir gibi idi. Bu büyük ülke ile dostane iliskiler de baslamisti.

1949 yilinda Batili ülkelerce “Kuzey Atlantik Ittifaki ( NATO) kurulmus ve Türkiye bu ittifakin disarisinda birakilmisti. Bu yeni ittifak; Sovyet Rusya ve Komünizmin yayilma siyasetine karsi siyasi, askeri, ekonomik, kültürel en büyük dayanismayi temin edecekti. Milli menfaatleri geregi Türkiye bu ittifaka girmek mecburiyetindeydi. Ancak bu sekilde yalnizliktan kurtulabilir ve çagdas Bati Dünyasinda arzu ettigi yeri alabilirdi.

Türkiye çok partili demokratik rejime geçmisti ve 14 Mayis 1950 seçimleri ile iktidara gelen Demokrat Parti liderleri; batili müttefiklerle daha siki isbirligi yapmak, politik, askeri, ekonomik yeni büyük atilimlar yapmak heves, arzu ve niyetinde bulunuyorlardi.

Jeopolitik konumu itibariyle Türkiye: Komünizmin Orta Dogu ve Afrika istikametindeki akim yolunun üzerinde bulunuyordu. Yayilma konusunda sinir tanimayan Komünist atilimin, Avrupa ve Asya’dan sonra güneye dogru yayilmak istemesi ve Türkiye ile karsi karsiya gelmesi kaçinilmazdi.
Son olarak sunu belirtmek gerekir ki: Türkiye bu gün Kore’ye yapilan tecavüzün bir gün kendisine de yapilabilecegini müdrikti. Kore’deki düsman müsterek bir düsmandi ve bu ilk tesebbüsünde durdurulmali, Türkiye veya herhangi baska bir ülkede, yeni bir tecavüzü baslatmasina izin verilmemeliydi. Ayrica Türkiye Birlesmis Milletler ideallerine siki sikiya baglilik hissediyor ve gerektigi hallerde bunu göstermek istiyordu.

Bütün bu nedenlerle Türkiye; 25 Haziranda Kuzey Kore’nin tecavüzü sonrasinda B.M.in, 27 Haziran günü gönderdigi Kore’ye yardim talep eden telgrafina ABD’den sonra olumlu yanit veren ilk ülkelerden biri oldu ve “ Türkiye’nin B.M.e karsi olan sorumluluklarini yerine getirmege hazir oldugu” cevabini verdi. T.C. Hükümeti, 25 Temmuz 1950’de Kore’de saldirgana karsi B:M: emrinde dövüsmek üzere, Ankara’da 3 Piyade,1 Topçu taburu ile yardimci birliklerden olusan 4500 mevcutlu bir Tugayin hazirlanmasina karar verdi ve kisa bir süre sonra bu kuvvet 5090 kisi olarak tespit edildi.

Tugay ABD’ye ait askeri gemilerle, 25–27 Eylül arasi kafileler halinde Türkiye’den ayrildilar ve 18–20 Ekim günlerinde Pusan rihtimina çiktilar. Tugay burada 9ncu ABD Kolordusuna baglandi. Bu Kolordu yakinda B.M. Kuvvetlerinin yapacagi Genel Taarruza katilmak için hazirlaniyordu. Bu arada Türk Tugayi, 2nci ABD Tümeni emrinde, ihtiyat birligini teskil etmek üzere aldigi Harekât Emri geregi, 23–26 Kasim günleri kademeli olarak Kunuri bölgesine varisini tamamladi.

Dr. M.Galip Baysan




Konuyu Okuyanlar: 2 Ziyaretçi