Güney Kore'ye Acı Haber / South Korea Hot News
Ji Won Lim, evinin en küçüğü ve tek oğluydu. İlk yurtdışı seyahati için çıktığı Mısır gezisini yarıda kesip methini çok duyduğu Türkiye'ye gelmişti. 3 Mart'ta ailesini son kez aradı ve 8 Mart'ta ülkeye döneceğini söyledi. Ailesi kendisinden bir daha haber alamadı. Yakınları Türkiye'ye geldi ve buradaki Korelilerle birlikte her yerde Lim'i aramaya başladılar. Ancak sonuç çıkmadı. Ailenin ümitlerini bitiren haber önceki gün geldi. Ji Won Lim'in cesedi Haliç'te bulunmuştu.
Ji Won Lim, tüm erkek çocuğa kızlardan daha fazla önem verildiği Güney Kore'de iki kız kardeşinin ardından doğdu. Hem son çocuk hem de erkekti. Ailesi onu öylesine koruyorduki , 29 yaşına kadar evinden hiç ayrılmadı. Zaten babasının plastik imalat atölyesinde çalışıyordu. Bu yıl, şubat ayında ilk yurtdışı tatilinin iznini, babası Young Kil Lim'den güç bela aldı ve Mısır'a gitti.
Kapadokya'ya gitti
Çocukluğundan beri Kore Savaşı nedeniyle Güney Korelilerin 'kan kardeşi' ilan ettiği Türkiye'nin adını çok duymuştu. Üstelik babasının en yakın arkadaşı He İll, üç kez gittiği Türkiye'yi öve öve bitiremiyordu. Lim, methini çok duyduğu Türkiye'yi de görebilmek için 2 Mart'ta Mısır gezisini yarıda kesti ve İstanbul'a geldi. Vatandaşlarının işlettiği Sultanahmet'teki Dong Yang Oteli'ne yerleşti. Aynı gün Kapadokya'ya gitti. Bir gün sonra da annesini aradı. Türkiye'yi çok beğendiğini ama yemeklerine bir türlü alışamadığını anlattı. 8 Mart'ta Kore'de olmayı düşünüyordu. Lim, 5 Mart'ta İstanbul'a döndü. Ertesi gün bilet işlemlerini halletmek için dışarı çıktı. Ne bir daha otele döndü, ne telefon açtı. Ailesi birkaç gün daha bekledi ancak Lim, ortalıkta yoktu. Sonra bankasından Lim'in kredi kartının 6 Mart'ta bloke olduğu haberi ulaştı. Bir gariplik vardı.
İlk başta Güney Kore'nin Türkiye Başkonsolosluğu ve Türkiye'deki Koreliler seferber oldu, Valilik, Emniyet Müdürlüğü 14 Mart'ta haberdar edildi. Baba Lim de arkadaşı İll ile 17 Mart'ta Türkiye'ye geldi ve oğlunun kaldığı otele yerleşti. Sonra Türkiyeli Korelilerin de yardımıyla arama çalışmalarına koyuldular. Taksim, Eminönü, Sultanahmet ve Aksaray'daki işyerlerine Lim'i sordular, duvarlara afişler yapıştırdılar, TV'lere canlı yayın konuğu olarak katıldılar, yüzlerce Koreli ve onlarca Kore gazisiyle yürüdüler, İstiklal Caddesi'nde eylem yaptılar. Lim, oğlunu bulanlara ödül vereceğini açıklarken, Dong Yang Oteli'nde de arama merkezi oluşturuldu, telefon hattı konuldu.
En çok da İll, üzüntülüydü. Bu ülkeye dördüncü geliş sebebi, tatil ve gezi için değildi. Tarihini ve insanını çok sevdiği Türkiye'yi, onun önerisi üzerine ziyaret ettiği sırada kaybolan Won'un izini sürecekti. İll, "Bunlar benim yüzümden meydana geldi" diye düşünerek kendini suçluyordu.
'Ağır davranıldı'
Baba Lim'e göre, polis kendileriyle yeterince ilgilenmemişti. Ta Kore'den, Lim'in kredi kartının Akbank'ın Aksaray Şubesi'nde bloke olduğu bilgisi gelmiş, 21 Mart'ta bu bilgi polise ulaştırılmıştı. Kredi kartı defalarca kullanılmak istenmiş, ancak şifre yanlış girilmişti. Koreliler 28 Mart'ta 'bankanın' ve bankanın önündeki Mobese kayıtlarının incelenmesini istedi. Ancak, üç hafta kayıt tutabilen kameradaki görüntüler çoktan silinmişti. Aileye göre polisler kayıp haberinin kendilerine ilk ulaştığı anda görüntüleri incelemek için harekete geçmeliydi. Aramalara katılan Türkiye'deki Koreli işadamı Young Jin Han'a göre, Lim'n pasaportu 7 Mart'ta Haliç sahilindeki bir otoparkta bulunmuş, Balat Dr. Haim Musevi Hastanesi'nin yetkililerine teslim edilmiş, fakat hastanedekiler pasaportu verecek polis yetkilisi bulamamıştı.
Arama merkezine Trabzon'dan, Kayseri'den, Ankara'dan ihbarlar ulaşıyor, "Lim'i burada gördük" deniyordu. İhbarların 'her Uzakdoğuluyu aynı sanan vatandaşlar tarafından' gönderildiğini belirten Han, pasaportun bulunduğu otoparkta da kamera olduğunu ve polisin bu kayıtları incelemek için çalışma başlattığını da söyledi.
Ve kötü haber önceki gün geldi. Lim'in cesedi Balat kıyısında bulundu. Suda uzun süre kaldığı tespit edilen cesedin otopsisisinde darp izine rastlanmadı. Ölüm sebebinin 'doku tetkiklerinden' sonra anlaşılacağı belirtildi. Lim'in cesedi, dün ülkesine gönderildi. Türkiye'yi hâlâa kardeş ülke olarak gördüğünü söyleyen baba Lim oğlunun ölümünün ardındaki giz perdesinin kalkmasını istedi.
Ji Won Lim, evinin en küçüğü ve tek oğluydu. İlk yurtdışı seyahati için çıktığı Mısır gezisini yarıda kesip methini çok duyduğu Türkiye'ye gelmişti. 3 Mart'ta ailesini son kez aradı ve 8 Mart'ta ülkeye döneceğini söyledi. Ailesi kendisinden bir daha haber alamadı. Yakınları Türkiye'ye geldi ve buradaki Korelilerle birlikte her yerde Lim'i aramaya başladılar. Ancak sonuç çıkmadı. Ailenin ümitlerini bitiren haber önceki gün geldi. Ji Won Lim'in cesedi Haliç'te bulunmuştu.
Ji Won Lim, tüm erkek çocuğa kızlardan daha fazla önem verildiği Güney Kore'de iki kız kardeşinin ardından doğdu. Hem son çocuk hem de erkekti. Ailesi onu öylesine koruyorduki , 29 yaşına kadar evinden hiç ayrılmadı. Zaten babasının plastik imalat atölyesinde çalışıyordu. Bu yıl, şubat ayında ilk yurtdışı tatilinin iznini, babası Young Kil Lim'den güç bela aldı ve Mısır'a gitti.
Kapadokya'ya gitti
Çocukluğundan beri Kore Savaşı nedeniyle Güney Korelilerin 'kan kardeşi' ilan ettiği Türkiye'nin adını çok duymuştu. Üstelik babasının en yakın arkadaşı He İll, üç kez gittiği Türkiye'yi öve öve bitiremiyordu. Lim, methini çok duyduğu Türkiye'yi de görebilmek için 2 Mart'ta Mısır gezisini yarıda kesti ve İstanbul'a geldi. Vatandaşlarının işlettiği Sultanahmet'teki Dong Yang Oteli'ne yerleşti. Aynı gün Kapadokya'ya gitti. Bir gün sonra da annesini aradı. Türkiye'yi çok beğendiğini ama yemeklerine bir türlü alışamadığını anlattı. 8 Mart'ta Kore'de olmayı düşünüyordu. Lim, 5 Mart'ta İstanbul'a döndü. Ertesi gün bilet işlemlerini halletmek için dışarı çıktı. Ne bir daha otele döndü, ne telefon açtı. Ailesi birkaç gün daha bekledi ancak Lim, ortalıkta yoktu. Sonra bankasından Lim'in kredi kartının 6 Mart'ta bloke olduğu haberi ulaştı. Bir gariplik vardı.
İlk başta Güney Kore'nin Türkiye Başkonsolosluğu ve Türkiye'deki Koreliler seferber oldu, Valilik, Emniyet Müdürlüğü 14 Mart'ta haberdar edildi. Baba Lim de arkadaşı İll ile 17 Mart'ta Türkiye'ye geldi ve oğlunun kaldığı otele yerleşti. Sonra Türkiyeli Korelilerin de yardımıyla arama çalışmalarına koyuldular. Taksim, Eminönü, Sultanahmet ve Aksaray'daki işyerlerine Lim'i sordular, duvarlara afişler yapıştırdılar, TV'lere canlı yayın konuğu olarak katıldılar, yüzlerce Koreli ve onlarca Kore gazisiyle yürüdüler, İstiklal Caddesi'nde eylem yaptılar. Lim, oğlunu bulanlara ödül vereceğini açıklarken, Dong Yang Oteli'nde de arama merkezi oluşturuldu, telefon hattı konuldu.
En çok da İll, üzüntülüydü. Bu ülkeye dördüncü geliş sebebi, tatil ve gezi için değildi. Tarihini ve insanını çok sevdiği Türkiye'yi, onun önerisi üzerine ziyaret ettiği sırada kaybolan Won'un izini sürecekti. İll, "Bunlar benim yüzümden meydana geldi" diye düşünerek kendini suçluyordu.
'Ağır davranıldı'
Baba Lim'e göre, polis kendileriyle yeterince ilgilenmemişti. Ta Kore'den, Lim'in kredi kartının Akbank'ın Aksaray Şubesi'nde bloke olduğu bilgisi gelmiş, 21 Mart'ta bu bilgi polise ulaştırılmıştı. Kredi kartı defalarca kullanılmak istenmiş, ancak şifre yanlış girilmişti. Koreliler 28 Mart'ta 'bankanın' ve bankanın önündeki Mobese kayıtlarının incelenmesini istedi. Ancak, üç hafta kayıt tutabilen kameradaki görüntüler çoktan silinmişti. Aileye göre polisler kayıp haberinin kendilerine ilk ulaştığı anda görüntüleri incelemek için harekete geçmeliydi. Aramalara katılan Türkiye'deki Koreli işadamı Young Jin Han'a göre, Lim'n pasaportu 7 Mart'ta Haliç sahilindeki bir otoparkta bulunmuş, Balat Dr. Haim Musevi Hastanesi'nin yetkililerine teslim edilmiş, fakat hastanedekiler pasaportu verecek polis yetkilisi bulamamıştı.
Arama merkezine Trabzon'dan, Kayseri'den, Ankara'dan ihbarlar ulaşıyor, "Lim'i burada gördük" deniyordu. İhbarların 'her Uzakdoğuluyu aynı sanan vatandaşlar tarafından' gönderildiğini belirten Han, pasaportun bulunduğu otoparkta da kamera olduğunu ve polisin bu kayıtları incelemek için çalışma başlattığını da söyledi.
Ve kötü haber önceki gün geldi. Lim'in cesedi Balat kıyısında bulundu. Suda uzun süre kaldığı tespit edilen cesedin otopsisisinde darp izine rastlanmadı. Ölüm sebebinin 'doku tetkiklerinden' sonra anlaşılacağı belirtildi. Lim'in cesedi, dün ülkesine gönderildi. Türkiye'yi hâlâa kardeş ülke olarak gördüğünü söyleyen baba Lim oğlunun ölümünün ardındaki giz perdesinin kalkmasını istedi.