13-09-2016, Saat: 14:47
(Son Düzenleme: 13-09-2016, Saat: 18:27, Düzenleyen: kıday baksı.)
Güney Kore İle Çin İlişkileri
![[Resim: rEORJP.jpg]](http://i.hizliresim.com/rEORJP.jpg)
Kuzey Kore Güney Kore’yi 1950 Haziran’da işgal etttiğinde, Güney Kore silahlı kuvvetlerinin niteliksizliği hemen ortaya çıktı. Kuzey Kore sürpriz saldırıyı yaptığında Güney Kore’nin 94.000 askeri olmasına rağmen 1 hafta sonra güvenilir sadece 20.000 asker kalmıştı. 1950 başlarında işgalci güçler güneydoğuda ki PusanTaegu koridoru hariç bütün Kore’yi elinde tuttu.
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi ABD’nin isteği üzerine Kuzey Kore’nin Güney Kore istilasını kınadı ve BM üyelerinden Güney Kore’ye yardım etmesini istedi. ABD ve Güney Kore haricinde toplamda 15 ulus asker sağladı. Tüm kuvvetler BM bayrağı altında ve BM genelkurmay başkanı olan General Douglas A. MacArthur’un komutası altında savaştı. Bu birleşmiş kuvvetler Eylül 1950’de Incheon’a konuşlanarak Kuzey Kore’nin ikmal yollarını başarılı bir şekilde kestiler. İşgal kuvvetleri Çin sınırının yakınına kadar geri çekilmişti. Sadece Çin Halk Gönülleri’nin ekim ayındaki büyük çaplı dahli Kuzey Kore kuvvetlerinin yenilgisini engelledi. BM ve komünist kuvvetlerinin savaşı sonuçsuz kaldı.
Güney Kore’nin genel olarak dış dünyaya, özel olarakta Güney Kore’ye olan duruşu 1980lerde yeni bir evreye geçti. Poliktik meşruiyetini geliştirmek, askeri güvenlik ve batıyla yakın ilkişkileri koruyarak ekonomik olarak gelişmek şeklinde olan, eski hedeflerini korurken; Güney Kore hırslı pukpang chongch'aek, diğer adıyla kuzey politikası veya Nordpolitik'i başlatarak diplomatik büyük oranda genişletti. Nordpolitik Federal Almanya Cumhuriyeti’nin (Batı Almanya) 1970lerin başlarındaki Ostpolitik'in Seoul versiyonuydu.
Başkan Chun Doo Hwan (1980-88) Park'ın uzun zamandır Kuzey Kore’nin müttefiği olan Çin ve Sovyetler Birliği ile olan ilişkileri geliştirme politikasını devam ettirdi ve bu iki ülkeye kayda değer bir önem atfetti. Pekin ve Moskova’nın Kore Yarımadası’nın geleceğini yönlendirmede büyük etkisi olacağı düşünülmüştü bu nedenle Nordpolitik'in bir parçasıydı.
Seoul’ün Pekin ile olan resmi teması kaçırılan bir Çin yolcu uçağının inişi ile Mayıs 1983’te başlamıştı. Çin uçağın geri dönüşünü müzakere etmek maksadıyla Seoul’e 33 yetkiliden oluşan delegasyon gönderdi, bu olay sık sık personel geliş gidişlerinin başlagıcı oldu. Örneğin, Mart 1984’te Güney Kore tenis takımı Kunming’i , Çinli bir takım Davis Kupası maçı için ziyaret etti. Nisan 1984’te 34 kişilik Çin basketbol takımı 8.Asya Küçükler Basketbol Şampiyonası’na katılmak için Seoul’e geldi. Bazı Çinli devlet görevlilerinin gizlice Güney Kore’nin sanayisini incelemek için Güney Kore’ye gittiği söylenirken, Güney Koreli devlet görevlilerinin de bazı uluslararası konferanslara katılmak amacıyla Çin’i ziyaret etmişlerdir. Çin ve Güney Kore’nin dolaylı ticarete başladıkları 1975’ten beri ticaret hacmi düzenli olarak arttı.
1980lerde Pekin’in Seoul’e olan ihtiyaçları Moskova’nınkinden özellikle ekonomik anlamda farklıydı. Yine de tamamlayıcı ekonomik ihtiyaçlar ve coğrafi yakınlık nedeniyle Güney Kore ve Çin aktif bir şekilde ticarete başladı. Fakat herhangi bir resmi bir ilişkinin olmaması Seoul ve Pekin arasında ticaretin gelişmesini zorlaştırdı, çünkü Güney Kore kendi vatandaşlarını ve ticari çıkarlarını Çin’de yasal olarak koruyamazdı.
Pekin Moskova’ya nazaran Pyongyang’a politik olarak daha yakın olması, iki ülke arasında artan ticaret hacmine rağmen Pekin ve Seoul arasında ki politik gelişmeleri yavaşlattı. Daha da ötesi Çin, Kuzey Kore ve ABD ile Kuzey Kore ve Japonya arasında aracı olmaya kalktı ve ayrıca Pyongyang, Seoul ve Washington arasında üçlü görüşmeleri başlattı.
Güney Kore, Çin vatandaşları arasında aktif iletişim teşvik edildi. Akademisyenler, gazeteciler ve özellikle Güney Kore ve Çin arasında bölünen aileler 1980lerin sonlarında serbestçe gidip gelebiliyordu. Özellikle Çin’de ki Jilin eyaletindeki Yanbian Kore Özerk İdaresi’ndeki olmak üzere yaklaşık 2 milyon etnik Koreli, Güney Koreliler ile etkileşim kurdular.
Çin’de ki politik karışıklığın Çin-Kore ilişkileri üzetinde nasıl bir etkisi olacağını tespit etmek zordu. Pekin’de Haziran 1989’da göstericilere karşı uygulanan askeri sert müdahaleden sonra, Pyonyang beklendiği gibi Pekin’in baskıcı hareketlerini destekledi. Diğer taraftan Seoul daha sessiz bir politika sürdürdü. Tiananmen Meydanındaki olayları göz ardı etmedi ama aynı zamanda kınamadı. İki ülke arasındaki ticaret devam etti.
Çin-Güney Kore ilişkileri 1992’de diplomatik ilişkilerin kurulmasından itibaren olağanüstü gelişme gösterdi ve yaklaşık her 5 senede bir seviyesi yükseldi. İkili ilişkiler 1998’de işbirliği ortaklığına, 2002’de geniş işbirliği ortaklığına ve en son 2008’de stratejik işbirliği ortaklığına dönüştü. Pekin ve Seoul Birleşmiş Milletler Reformu , iklim değişikliği, global ekonomik kriz ve tabi ki Kuzey Kore gibi çeşitli küresel konularda yakın işblirliği içinde oldu.
Çin Halk Cumhuriyeti’nin imajı Goguryeo Hanedanlığının ilk politik sorun olduğu 2004 yılında hızla inişe geçti. Araştırma ofisi tarafından sağlanan anket verileri Mayıs 2000’den Mart 2004’e kadar Çin’in imajı nispeten istikrarlı olarak %70 civarı iken, Mart 2004’ten 2007’ye kadar ortalama olarak yaklaşık %50 ye kadar sert bir düşüş yaşamıştır. Diğer bir deyişle Çin Halk Cumhuriyeti’nin olumsuz imajı istikrarlı %30 saeviyelerinden yaklaşık %50 seviyesine çıkmıştır. Bunun yanısıra iki haneli rakamların oynaklığı Güney Kore’nin, Çin Halk Cumhuriyeti’ne karşı olan bakışındaki çelişkili durumu göstermektedir. Çin Halk Cumhuriyeti’nin Asya’da bir partner olması umutları ile Çin’in bir hasıma dönüşmesi endişesi mücadahale etmektedir. Diğer bir deyişle Çin Halk Cumhuriyeti’nin dosthane kardeş bir Asya ulusu olması hissi, Çin Halk Cumhuriyeti’nin Kore Yarımadası üzerinde tasarıları olan bir büyük kardeşe dönüşmesi ile ilgili artan endişelere kaymıştır.
Gorguryeo ihtilafı 2004 yılında "Kuzeydoğu Projesi" adı verilen "Büyük Çin" ulusal kimliği fikrini yaymak için çalışan devlet destekli Çin Sosyal Bilimler Akademisi’ndeki Çinli akademisyenlerin Goguryeo Krallığının Kore Krallığından ziyade Çin’in bölgesel tarihinin bir parçası olduğu iddiası ile başladı. Bu durum Kore Cumhuriyeti’nde, Koreli akademisyenlere göre Çin’in kuzeydoğu projesinde görüldüğü gibi "Büyük Çin" milliyetçiliğinin, Kore Yarımadası gibi tarihi Çin hakimiyet alanlarına genişlemesini haklı çıkarmak için kullanılabileceği korkusu ile ciddi endişeler yarattı.
Çin’in bölgesel tasarılarına ilişkin korkulardan daha fazlası, Kore ulusunun ortadan kalkması eğer Kuzedoğu Projesi Çin Halk Cumhuriyeti’nin Doğu Asya’da ki belirgin stratejisi olsaydı bir ihtimal olarak değerlendirilebilirdi. Kore’nin Çin tarafından yutulma korkusu daha önceki yaygın görüş olan Çin Halk Cumhuriyeti’nin bölgesel genişlemeden çok iş ve ticaretle iglinenen müşfik bir güce dönüşmesi ile ciddi tezat oluşturdu. Bu korkuların ışığında Yoon Kore’nin gelecekte ana partner ülke olarak ABD’ni mi yoksa Çin Halk Cumhuriyetini mi tercih etmesi konusundaki iç tartışmanın artan şekilde ABD’ye kaydığını söylemiştir.
Çin Halk Kurtuluş Ordusu’nun endişe verici kuruluşu Kore egemenliğine uzun dönemde bir tehdit oluşturabilirdi. Bugün Kore’de genel yaygın görüş Çin’in şu anda Kore’ye herhangi bir tehdit teşkil etmediği ve kısa ve uzun dönemde Kore firmalarına birçok ekonomik fırsatlar sunduğu şeklindedir. Aynı zamanda birçok Koreli Çin in Güney Kore ekonomisi hatta belkide egemenliğine uzun dönemde ciddi bir sorun teşkil edeneceğine inanmaktadırlar. Pekin’in birleşmiş bir Kore adası konusundaki pozisyonu belirsizdir, politik ve askeri şeffaflığın olmaması bölgede Çin’i öngörülemeyen bir güç yapmaktadır. Tarihsel olarak Kore’ye en büyük tehdit olan Japonya değil Çin idi.
Pekin ve Seoul arasındaki politik ilişkiler önemliyken, ikili ilişkilerin kuruluşu ekonomik işbirliği idi. Pekin ve Seoul arasında, Güney Kore’nin ekonomik gelişmesinin artık Çin ekonomisine bağlı olduğu ve Çin’in gelişmesi ile gelişip faydalanacağı konusunda fikir birliği vardı. Çin Kore ticari ilişkilerinde 2009 yılında birçok Koreli fabrika sahibinin yeni işçi düzenlemesine uymaktan kaçınmak için aniden işletmelerini kapatmalarından sonra Çinli işçilerin ödenmemiş ücretlerinden dolayı şikayet etmeleri nedeniyle gerginlik oluştu. İki hükümet bu konu ile ilgilendi ve Koreli yatırımcıları Çin’in yeni işçi düzenlemeleri konusunda eğitmeye devam etti. Pekin Çin’de ki Kore yatırımlarının kalitesini arttırmaya odaklanmıştı ve çevre ve iletişim sektörlerinde daha yüksek teknoloji yatırımları çekmeyi ummaktaydı.
Çin ve Kore yavaşça askeri ilişkilerini geliştiriyordu. İki ordu 2008’de direk hat kurdular, ortak denizde arama kurtarma operasyonları gerçekleştirdiler ve yüksek rütbeli askeri ziyaretler yaptılar.
1950’lerde Kore Savaşında düşman olan Seoul ve Pekin yakın zamandaki kendi gerginliklerine rağmen Japonya’ya olan ortak güvensizlikleri üzerinden bir bağ kurdular. Güney Kore ayrıca Kuzey Kore’nin nükleer silah programının dizginlenmesinde Çin’in yardımına ihtiyaç duymaktadır. 2010 yılında ülkeler arasındaki ilişkiler Çin, Kuzey Kore’yi bir Güney Kore savaş gemisini batırmak ve bir adanın bombalanmasından dolayı kınamayı reddetmesi üzerine ilişkiler soğudu. Seoul’un 2010 saldırılarından beridir daha fazla iş birliği için ortaya koyduğu çaba karşılığını bulmuştu. Pekin nükleer konusunda Pyonyang’ı daha açıkça eleştirir oldu. Bu sırada Çin Kuzey Kore’ ye yardım ediyordu ve destekliyordu. Yine de Güney Kore nükleer konusunu ortaya koyduğundan beri Çin’ in Kuzey Kore üzerindeki görüşü önemli ölçüde değişti. Seoul’ün Pekin ile ısınan ilişkileri önecelikle ticaret üzerine odaklanmıştı ve ilişkilerde ciddi bir kaymanın göstergesi değildi.
Çin ve Güney Kore Çin Başkanı Xi Jinping Seoul’e resmi ziyarete başladığında 3 Temmuz 2014’te ekonomik bağları geliştirmek üzere anlaştı ve nükleerden arındırılmış bir Kore Yarımadasına ilişkin dileklerini yenilediler. Kendisinin ziyareti ilk defa bir Çin başkanının Güney Kore’yi Kuzey Kore’den önce ziyaret etmesi ve Park ve Xi nin göreve geldkilerinden beri 5.defa görüşmelerinin olması nedeniyle dikkat çekmekteydi. Xi göreve 2011 yılında gelen Kuzey Kore lideri Kim Jong Un ile henüz görüşmedi.
Xi ile ortak bir basın brifinginde, Güney Kore Başkanı Park Geun-hye Seoul ve Pekin uzun süredir görüşülen serbest ticaret anlaşmasını 2014 sonunda tamamlamak için çalışacaklarını söyledi. Seoul’ün maliye bakanı ayrıca iki tarafın Güney Kore Won’u ve Çin Yuan’ı ile doğrudan ticareti başlatmaya karar verdiğini söyledi, bu durum Çin’in parasının kullanımını artıracak bir önlemdi. Bu karar Won’un direkt konvertible olduğu tek para birimi olan doların yanına Yuan’ında katıldığı anlamına geliyordu.
Kaynak
![[Resim: rEORJP.jpg]](http://i.hizliresim.com/rEORJP.jpg)
Kuzey Kore Güney Kore’yi 1950 Haziran’da işgal etttiğinde, Güney Kore silahlı kuvvetlerinin niteliksizliği hemen ortaya çıktı. Kuzey Kore sürpriz saldırıyı yaptığında Güney Kore’nin 94.000 askeri olmasına rağmen 1 hafta sonra güvenilir sadece 20.000 asker kalmıştı. 1950 başlarında işgalci güçler güneydoğuda ki PusanTaegu koridoru hariç bütün Kore’yi elinde tuttu.
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi ABD’nin isteği üzerine Kuzey Kore’nin Güney Kore istilasını kınadı ve BM üyelerinden Güney Kore’ye yardım etmesini istedi. ABD ve Güney Kore haricinde toplamda 15 ulus asker sağladı. Tüm kuvvetler BM bayrağı altında ve BM genelkurmay başkanı olan General Douglas A. MacArthur’un komutası altında savaştı. Bu birleşmiş kuvvetler Eylül 1950’de Incheon’a konuşlanarak Kuzey Kore’nin ikmal yollarını başarılı bir şekilde kestiler. İşgal kuvvetleri Çin sınırının yakınına kadar geri çekilmişti. Sadece Çin Halk Gönülleri’nin ekim ayındaki büyük çaplı dahli Kuzey Kore kuvvetlerinin yenilgisini engelledi. BM ve komünist kuvvetlerinin savaşı sonuçsuz kaldı.
Güney Kore’nin genel olarak dış dünyaya, özel olarakta Güney Kore’ye olan duruşu 1980lerde yeni bir evreye geçti. Poliktik meşruiyetini geliştirmek, askeri güvenlik ve batıyla yakın ilkişkileri koruyarak ekonomik olarak gelişmek şeklinde olan, eski hedeflerini korurken; Güney Kore hırslı pukpang chongch'aek, diğer adıyla kuzey politikası veya Nordpolitik'i başlatarak diplomatik büyük oranda genişletti. Nordpolitik Federal Almanya Cumhuriyeti’nin (Batı Almanya) 1970lerin başlarındaki Ostpolitik'in Seoul versiyonuydu.
Başkan Chun Doo Hwan (1980-88) Park'ın uzun zamandır Kuzey Kore’nin müttefiği olan Çin ve Sovyetler Birliği ile olan ilişkileri geliştirme politikasını devam ettirdi ve bu iki ülkeye kayda değer bir önem atfetti. Pekin ve Moskova’nın Kore Yarımadası’nın geleceğini yönlendirmede büyük etkisi olacağı düşünülmüştü bu nedenle Nordpolitik'in bir parçasıydı.
Seoul’ün Pekin ile olan resmi teması kaçırılan bir Çin yolcu uçağının inişi ile Mayıs 1983’te başlamıştı. Çin uçağın geri dönüşünü müzakere etmek maksadıyla Seoul’e 33 yetkiliden oluşan delegasyon gönderdi, bu olay sık sık personel geliş gidişlerinin başlagıcı oldu. Örneğin, Mart 1984’te Güney Kore tenis takımı Kunming’i , Çinli bir takım Davis Kupası maçı için ziyaret etti. Nisan 1984’te 34 kişilik Çin basketbol takımı 8.Asya Küçükler Basketbol Şampiyonası’na katılmak için Seoul’e geldi. Bazı Çinli devlet görevlilerinin gizlice Güney Kore’nin sanayisini incelemek için Güney Kore’ye gittiği söylenirken, Güney Koreli devlet görevlilerinin de bazı uluslararası konferanslara katılmak amacıyla Çin’i ziyaret etmişlerdir. Çin ve Güney Kore’nin dolaylı ticarete başladıkları 1975’ten beri ticaret hacmi düzenli olarak arttı.
1980lerde Pekin’in Seoul’e olan ihtiyaçları Moskova’nınkinden özellikle ekonomik anlamda farklıydı. Yine de tamamlayıcı ekonomik ihtiyaçlar ve coğrafi yakınlık nedeniyle Güney Kore ve Çin aktif bir şekilde ticarete başladı. Fakat herhangi bir resmi bir ilişkinin olmaması Seoul ve Pekin arasında ticaretin gelişmesini zorlaştırdı, çünkü Güney Kore kendi vatandaşlarını ve ticari çıkarlarını Çin’de yasal olarak koruyamazdı.
Pekin Moskova’ya nazaran Pyongyang’a politik olarak daha yakın olması, iki ülke arasında artan ticaret hacmine rağmen Pekin ve Seoul arasında ki politik gelişmeleri yavaşlattı. Daha da ötesi Çin, Kuzey Kore ve ABD ile Kuzey Kore ve Japonya arasında aracı olmaya kalktı ve ayrıca Pyongyang, Seoul ve Washington arasında üçlü görüşmeleri başlattı.
Güney Kore, Çin vatandaşları arasında aktif iletişim teşvik edildi. Akademisyenler, gazeteciler ve özellikle Güney Kore ve Çin arasında bölünen aileler 1980lerin sonlarında serbestçe gidip gelebiliyordu. Özellikle Çin’de ki Jilin eyaletindeki Yanbian Kore Özerk İdaresi’ndeki olmak üzere yaklaşık 2 milyon etnik Koreli, Güney Koreliler ile etkileşim kurdular.
Çin’de ki politik karışıklığın Çin-Kore ilişkileri üzetinde nasıl bir etkisi olacağını tespit etmek zordu. Pekin’de Haziran 1989’da göstericilere karşı uygulanan askeri sert müdahaleden sonra, Pyonyang beklendiği gibi Pekin’in baskıcı hareketlerini destekledi. Diğer taraftan Seoul daha sessiz bir politika sürdürdü. Tiananmen Meydanındaki olayları göz ardı etmedi ama aynı zamanda kınamadı. İki ülke arasındaki ticaret devam etti.
Çin-Güney Kore ilişkileri 1992’de diplomatik ilişkilerin kurulmasından itibaren olağanüstü gelişme gösterdi ve yaklaşık her 5 senede bir seviyesi yükseldi. İkili ilişkiler 1998’de işbirliği ortaklığına, 2002’de geniş işbirliği ortaklığına ve en son 2008’de stratejik işbirliği ortaklığına dönüştü. Pekin ve Seoul Birleşmiş Milletler Reformu , iklim değişikliği, global ekonomik kriz ve tabi ki Kuzey Kore gibi çeşitli küresel konularda yakın işblirliği içinde oldu.
Çin Halk Cumhuriyeti’nin imajı Goguryeo Hanedanlığının ilk politik sorun olduğu 2004 yılında hızla inişe geçti. Araştırma ofisi tarafından sağlanan anket verileri Mayıs 2000’den Mart 2004’e kadar Çin’in imajı nispeten istikrarlı olarak %70 civarı iken, Mart 2004’ten 2007’ye kadar ortalama olarak yaklaşık %50 ye kadar sert bir düşüş yaşamıştır. Diğer bir deyişle Çin Halk Cumhuriyeti’nin olumsuz imajı istikrarlı %30 saeviyelerinden yaklaşık %50 seviyesine çıkmıştır. Bunun yanısıra iki haneli rakamların oynaklığı Güney Kore’nin, Çin Halk Cumhuriyeti’ne karşı olan bakışındaki çelişkili durumu göstermektedir. Çin Halk Cumhuriyeti’nin Asya’da bir partner olması umutları ile Çin’in bir hasıma dönüşmesi endişesi mücadahale etmektedir. Diğer bir deyişle Çin Halk Cumhuriyeti’nin dosthane kardeş bir Asya ulusu olması hissi, Çin Halk Cumhuriyeti’nin Kore Yarımadası üzerinde tasarıları olan bir büyük kardeşe dönüşmesi ile ilgili artan endişelere kaymıştır.
Gorguryeo ihtilafı 2004 yılında "Kuzeydoğu Projesi" adı verilen "Büyük Çin" ulusal kimliği fikrini yaymak için çalışan devlet destekli Çin Sosyal Bilimler Akademisi’ndeki Çinli akademisyenlerin Goguryeo Krallığının Kore Krallığından ziyade Çin’in bölgesel tarihinin bir parçası olduğu iddiası ile başladı. Bu durum Kore Cumhuriyeti’nde, Koreli akademisyenlere göre Çin’in kuzeydoğu projesinde görüldüğü gibi "Büyük Çin" milliyetçiliğinin, Kore Yarımadası gibi tarihi Çin hakimiyet alanlarına genişlemesini haklı çıkarmak için kullanılabileceği korkusu ile ciddi endişeler yarattı.
Çin’in bölgesel tasarılarına ilişkin korkulardan daha fazlası, Kore ulusunun ortadan kalkması eğer Kuzedoğu Projesi Çin Halk Cumhuriyeti’nin Doğu Asya’da ki belirgin stratejisi olsaydı bir ihtimal olarak değerlendirilebilirdi. Kore’nin Çin tarafından yutulma korkusu daha önceki yaygın görüş olan Çin Halk Cumhuriyeti’nin bölgesel genişlemeden çok iş ve ticaretle iglinenen müşfik bir güce dönüşmesi ile ciddi tezat oluşturdu. Bu korkuların ışığında Yoon Kore’nin gelecekte ana partner ülke olarak ABD’ni mi yoksa Çin Halk Cumhuriyetini mi tercih etmesi konusundaki iç tartışmanın artan şekilde ABD’ye kaydığını söylemiştir.
Çin Halk Kurtuluş Ordusu’nun endişe verici kuruluşu Kore egemenliğine uzun dönemde bir tehdit oluşturabilirdi. Bugün Kore’de genel yaygın görüş Çin’in şu anda Kore’ye herhangi bir tehdit teşkil etmediği ve kısa ve uzun dönemde Kore firmalarına birçok ekonomik fırsatlar sunduğu şeklindedir. Aynı zamanda birçok Koreli Çin in Güney Kore ekonomisi hatta belkide egemenliğine uzun dönemde ciddi bir sorun teşkil edeneceğine inanmaktadırlar. Pekin’in birleşmiş bir Kore adası konusundaki pozisyonu belirsizdir, politik ve askeri şeffaflığın olmaması bölgede Çin’i öngörülemeyen bir güç yapmaktadır. Tarihsel olarak Kore’ye en büyük tehdit olan Japonya değil Çin idi.
Pekin ve Seoul arasındaki politik ilişkiler önemliyken, ikili ilişkilerin kuruluşu ekonomik işbirliği idi. Pekin ve Seoul arasında, Güney Kore’nin ekonomik gelişmesinin artık Çin ekonomisine bağlı olduğu ve Çin’in gelişmesi ile gelişip faydalanacağı konusunda fikir birliği vardı. Çin Kore ticari ilişkilerinde 2009 yılında birçok Koreli fabrika sahibinin yeni işçi düzenlemesine uymaktan kaçınmak için aniden işletmelerini kapatmalarından sonra Çinli işçilerin ödenmemiş ücretlerinden dolayı şikayet etmeleri nedeniyle gerginlik oluştu. İki hükümet bu konu ile ilgilendi ve Koreli yatırımcıları Çin’in yeni işçi düzenlemeleri konusunda eğitmeye devam etti. Pekin Çin’de ki Kore yatırımlarının kalitesini arttırmaya odaklanmıştı ve çevre ve iletişim sektörlerinde daha yüksek teknoloji yatırımları çekmeyi ummaktaydı.
Çin ve Kore yavaşça askeri ilişkilerini geliştiriyordu. İki ordu 2008’de direk hat kurdular, ortak denizde arama kurtarma operasyonları gerçekleştirdiler ve yüksek rütbeli askeri ziyaretler yaptılar.
1950’lerde Kore Savaşında düşman olan Seoul ve Pekin yakın zamandaki kendi gerginliklerine rağmen Japonya’ya olan ortak güvensizlikleri üzerinden bir bağ kurdular. Güney Kore ayrıca Kuzey Kore’nin nükleer silah programının dizginlenmesinde Çin’in yardımına ihtiyaç duymaktadır. 2010 yılında ülkeler arasındaki ilişkiler Çin, Kuzey Kore’yi bir Güney Kore savaş gemisini batırmak ve bir adanın bombalanmasından dolayı kınamayı reddetmesi üzerine ilişkiler soğudu. Seoul’un 2010 saldırılarından beridir daha fazla iş birliği için ortaya koyduğu çaba karşılığını bulmuştu. Pekin nükleer konusunda Pyonyang’ı daha açıkça eleştirir oldu. Bu sırada Çin Kuzey Kore’ ye yardım ediyordu ve destekliyordu. Yine de Güney Kore nükleer konusunu ortaya koyduğundan beri Çin’ in Kuzey Kore üzerindeki görüşü önemli ölçüde değişti. Seoul’ün Pekin ile ısınan ilişkileri önecelikle ticaret üzerine odaklanmıştı ve ilişkilerde ciddi bir kaymanın göstergesi değildi.
Çin ve Güney Kore Çin Başkanı Xi Jinping Seoul’e resmi ziyarete başladığında 3 Temmuz 2014’te ekonomik bağları geliştirmek üzere anlaştı ve nükleerden arındırılmış bir Kore Yarımadasına ilişkin dileklerini yenilediler. Kendisinin ziyareti ilk defa bir Çin başkanının Güney Kore’yi Kuzey Kore’den önce ziyaret etmesi ve Park ve Xi nin göreve geldkilerinden beri 5.defa görüşmelerinin olması nedeniyle dikkat çekmekteydi. Xi göreve 2011 yılında gelen Kuzey Kore lideri Kim Jong Un ile henüz görüşmedi.
Xi ile ortak bir basın brifinginde, Güney Kore Başkanı Park Geun-hye Seoul ve Pekin uzun süredir görüşülen serbest ticaret anlaşmasını 2014 sonunda tamamlamak için çalışacaklarını söyledi. Seoul’ün maliye bakanı ayrıca iki tarafın Güney Kore Won’u ve Çin Yuan’ı ile doğrudan ticareti başlatmaya karar verdiğini söyledi, bu durum Çin’in parasının kullanımını artıracak bir önlemdi. Bu karar Won’un direkt konvertible olduğu tek para birimi olan doların yanına Yuan’ında katıldığı anlamına geliyordu.
Kaynak
.. ♥ ♥ ♥
youtube.com/cherijaamu